Günlerden pazar. Vakit öğleden sonra üçe geliyordu. İsmail evden kaçmak istiyordu. Geç kalkmışlar, kahvaltıyı eşiyle birlikte hazırlayıp sohbet ederek yapmışlardı. Kelimenin tam anlamıyla bir pazar kahvaltısı olmuştu. Öğlen namazını da birlikte kılmışlardı. Eşi temizlik yapacaktı. İsmail de biraz daha dolaşıp, dükkanla ilgili düşünceleriyle doluydu. Eşinden gelecek "hadi birlikte temizlik yapalım" endişesiyle duruyordu.
Ne yapabileceğini düşündüğü arkadaşlarının yanına gitmeye karar verdi. Eşine dükkana gideceğini söyledi ve telefonu evde bırakacağını belirtti. "Çok önemli bir şey olursa sen dükkanı ararsın," dedi.
Mevsim yaz olduğundan hava sıcaktı. Otobüsle gitmektense yürüyerek gitmeyi tercih etti. Hem boşa para vermez hem de birazcık olsun hareket etmiş olurdu. Yarım saate varır dükkana. Adı listede yoktu sonuçta. Asıl amacı evden kaçmaktı ve bunu başarmıştı. İsmail yavaş yavaş yürüyerek kırtasiye yöneldi
Kırtasiyeciyle pazarda satış yaparken tanışmıştı. Biraz hoş beşten sonra kendisinin de kahve kağıdı olduğunu söylemişlerdi. Tanışmadan sonra da kimi zaman pazarda kendi tezgahında, kimi zamanda kırtasiye dükkanında görüşmüşlerdi.
İsmail yürürken düşünmeyi ihmal etmiyordu. "Kendi pazar işim iyi gitmiyor. Kırtasiyeci için nasıl acaba? Ben de kırtasiye açabilir miyim? Kaç para ile bir kırtasiye açılır? Kırtasiyeciler çocuklar kaç yaşında? Sen ne arıyorlar acaba? Her şey internette, zincir mağazalarda," düşünüp kendi içinde alıp verirken, dükkana yaklaşmıştı.
Bir meşrubat dolabı ve dondurma dolabının önünde 5-6 çocuk vardı. Komşu binadan gelen çocuklar da dondurma yiyordu. "Abi, abi, lastiğe hava vurabilir miyiz?" diye seslendi çocuk kırtasiyeciye. "Tabii, tabii, lastiğe hava basabiliriz. Biraz indi de," kırtasiyeci müsade isteyip dükkan içerisinden hava pompasını alıp getirdi. Çocuğun bisikletinin lastiğine biraz hava verdi. "İyi oldu," diye çocuğa cevap verdi.
Çocuğa para çıkardı. "Gerek yok," dedi çocuk. "Bisikletin üzerine neşeli bir şekilde atlayarak oradan hızla uzaklaştı."
Nerede kalmıştık?
"Neden para almadın abi?" diye sordu kırtasiyeciye. "Havadan para almaya gerek yok canım. Hem de çocuk bizden ileride alışveriş yapar inşallah," dedi.
İçeri girip çay getirdi. Yanında da kuruyemiş tabağı vardı.
"Senin işler nasıl abi?" diye sordu kırtasiyeci. "Elhamdülillah hocam, dükkanı mayısta açtık. Bugün haziran, okullar kapanıyor. Borcu ödedik. Dükkanın 0,01 TL borcu kalmadı. En iyi abi de insana kırtasiye alıyor şimdi. Her şeyi internetten, zincir marketlerde buluyoruz zaten. Ya bak, bu okulda 1500 öğrenci okuyor. Çevremizde birinde dahil iki kırtasiye var. Her gün çocuklar sadece bir liralık alışveriş yapsalar bize 750 TL düşüyor. Kalem alsın, silgi alsın, küçük not defteri alsın. Ben de biliyorum, okul alışverişine aileler buradan yapmayacaktır. Hedefim öğrencilerin günlük ihtiyaçlarını karşılamak. Okulda dedim, burada kırtasiye açtığımı söyledim müdürle. Diyorum, tanıştım önceden, tam bilgisi var mıydı abi? Yok, yok, tanımazlar beni burada. Başka bir şey diyim, on yıldır. Abi, maşallah araban varken dükkan açıyorsun. Korkmuyor musun vallahi hocam? Kaç ay evde otur otur da insanın aklına kötü kötü fikirler geliyor," dedi İsmail.
" doğrudur abi, neyse dükkan Elhamdülillah kendini kurtardı. Boşta açmıştım. İki adet mal dört toplam 40-50.000 tutmuştu üç ayda. Bunları ödedik. Okullar açılırken asıl parayı kazanırız diye düşünüyorum inşallah abi, maşallah sen çalışkansın. Sen herkes için örnek olabilirsin hocam. Ben ortaokulda kartı satmaya başladım. O yüzden ben dedim bir şeylerim satıyorum tabii ki. Zaman ediyor ama yoksa da işte, ne yapalım? İşte, piyasa çocuğu olmuşuz resmen," dedi İsmail.
Bu arkadaş elin en ateşlilerinden, en önde gelenlerinden. De her soruya giren, onun ismini vermiş ben diyem 200 sen de 300 kişi hakkında itirafçı olmuş. Biraz önce aslanlar gibi ticaret yapmayı hatırladım. Hafif ağlamaya başlamıştı
Arkadaşım oldu evde yakalamışlar, emniyete götürmüşler. Önce dövmüşler, o daha sonra da bu şerefsize ne yapmışlar biliyor musun?
Konuşması kesildi ve hıçkırıkları İsmail'i de almaya başladı.
"Ya arkadaşları, bulunduğu odadan başka bir odaya götürmüşler. Camın arkasındaki kişi göstermiş. Demişler ki, 'Karın konuştun, konuştun. Yoksa ne olacağını biliyorsun.' İsmail'e ağlama lan ağlamamak arasında abi, herkesi Allah muhafaza buyursun.
O sırada kırtasiyeci, abinin oğlu koşarak babasına geldi. "Annem uslu durursan, dondurma alacağını söyledi" diye bağırıyordu.