Hediye

26 Aralik 2022 9 dk oku

Adam yaklaşan tanışma yıldönümünü düşünüyordu. Bu son ayrı yıldönümleri olacaktı. İlk yıl cezaevinden daha yeni olduğundan olacak hiçbir şey yapmamıştı. İkinci yıl koğuş arkadaşlarıdan birinin eşi vasıtasıyla çiçek göndermişti. Üçüncü yıl ise başka bir arkadaşımın eşi aracılığıyla yine çiçek göndermişti. Ekimin ortalarındaydılar daha. İki haftadan fazla vakit vardı. Karısını sevindirmek istiyordu. Bu sene de birinden rica edip yine çiçek gönderebilirdi ama farklı bir şey yapmak istiyordu. Telefondan gelince ne yapabileceğini düşündü adam. Adam önce konuyu gözden geçirdi. Yakın arkadaşlarından hangisinden bir şeyler isteyebileceğine karar vermeye çalıştı. Çalışan eş gerekiyordu sonuçta. Bu hediye işi için kendisi başkalarının yardımıyla geçinen birinden istemek olmazdı. Eğer bu projeyi gerçekleştiremezse birinden yine çiçek göndermek isteyecekti. En iyisini yapabilecekken niye iyisi ile yetinsin ki adam. Bunları düşünürken gündüz uykusuna daldı. Bir buçuk saat sonra uyandığında etraf kapkaranlık olmuştu. Saat gündüz üç olduğu halde. Lavaboya inip elini yüzünü yıkadı. Karnı da açtı kahvaltıyı 8:30 gibi yapmıştı. Karavanaya bakıp yemeğini aldı. Salata, tas kebabı, makarna. Yemeye devam ederken aklı hala projesindeydi. İki masa ilerisinde oturan, Allah bereket versin hali vakti yerinde olan, bir esnaf abiyi gördü. Abi camınn önüne oturmuş cevşen okuyordu. Adam ‘seninle ilgili bir işim olacak abi’ . Esnaf abi ‘tamam’. Şimdi adam esnaf abiden ne isteyeceğini düşündü. Maddi olarak külfetli şeyleri de isteyebilirdi. Hızlıca yemeğini bitirdi. Yemeğinin bulaşıklarını yıkayıp esnaf abinin yanına gitti. -Abi senden bir şeyler isteyeceğim. -Buyur canım. -Bir hikaye var biliyorsundur belki de ben de kısaca anlatayım. Yaşlı bir ihtiyar pastanenin önünde bekliyormuş. Herkes önünden geçip gidiyormuş. Kimse ihtiyara bakmıyormuş bile. Sonra birisi durup ‘amca bir isteğin var mı?’ demiş. Yaşlıda ‘Bugün eşimle evlilik yıldönümümüz. Ben pasta almak istiyorum ama param yok.’ -Bizimki de o hesap abi yani. Bizim de birkaç hafta sonra hanımla tanışma yıldönümümüz. Senden hediye aldırmanı isteyeceğim? -Olur. Eski koğuştan birinin nişanlısına çiçekle başörtüsü göndermişti. Bizim hanım. -Çiçeği anladımda başörtüsü ilginçmiş. -Vallahi hanıma söyledik yapmıştı. -İyi abi bende kolye almanı isteyeceğim abi. -Tamam olur hocam hallederiz. -Ama pahalı bir şey olmasın. -Tamam inşallah olur sıkıntı olmaz. -Eyvallah abi Allah razı olsun. Esnaf abin yanından kalkıp odasına çıktı. Rahatladı. Ranzasına çıkıp oturdu. Eline bir kağıt kalem alıp aklına gelen yeni hediye fikirlerini yazdı. Mektup mu yazsın ya da bir aşk masalı mı? Başrollerinde karısıyla kendisinin olduğu durumlarına da uygun bir masal neden olmasındı. Evvel zaman içinde kalbur zaman içinde develer tellal iken pireler berber iken ben ninemin beşiğini şıngır mıngır sallar iken. İçinde çeşit çeşit insanların yaşadığı bir ülke varmış. Bu ülkenin havası güzel oğlanlar yiğit, kızları ise güzelmiş. Bu yiğit oğlanlardan biri günlerden bir gün kendine münasip bir eş aramaya karar vermiş. İnce eleyip sık dokuyormuş. Başlamış dünyayı dolaşmaya gezdiği heryerde etrafa alıcı gözle bakıyormuş. Ama bir türlü bulamıyormuş kızıl elmasını. Yine böyle araştırmalar sonucunda bir aksakallıya rastlanmış. Onla muhabbet etmiş. Derdini ona açmış artık. Aksakallı -Oğul gençsin önünde uzun yıllar var. Bak bu sakallarım ağırdı zevk de aldım dertte çektim. Bir eş istiyorum diyorsun ben zannederim ki Hüda sana bunu verecektir. Sen de imtihan olacaksın. Sıkıntılar çekeceksin pes etmeyesin. Daha sonra ise seni Hazreti Yusuf'un hazırlık yılları gibi bolluk dönemi bekliyor. Ama bolluğu yaşamak için onceden hazırlık yapmak gerek. -Diline sağlık. Rabbim uzun ömür versin. Ben doğru kızı bulursam onun doğru olup olmadığını nasıl anlayacağım? Elması bilmek güzel ama onu camdan taştan ayırmak da marifet. -Kalbine bak! Yanındayken için yanıyorsa olur. -Manaya gözümüz kapalı sen bizim bu dünyadan bir işaret versen. Ben cahilim, anlayacağım. -O zaman şöyle diyeyim genç adam onun yanındayken kunduranın baş parmağının olduğu yer delik olacak. -Benim ayaklarıma mı…affet anlamadım. -Seninki evlat. -Eyvallah Hızır'la dost olmuşum. Ben yoluma devam edeyim. Bundan sonra oğlan kızları her gördüğünde ayakkabısına bakıyormuş. Ama bir türlü işareti göremiyormuş. Ama yolda olmadan bir türlü geri durmuyormuş. Yollar yürüyeni hedefine, prensesine elbet kavuştururmuş. …. Sonsuza kadar mutlu yaşayacaklar.

Isvicreli yusuf

Her eline kagit kalem olan yazar mi olur arkadasim?