Çevremde yaptığım araştırmalar sonucu hep aynı şeyle karşılaştım. İnsanları bir düşünceye davet ediyormuş. Sorduğum insanlar bu düşünceyi maalesef doğru dürüst anlatamadılar. Her bir yorum farklıydı. Kimisi yönetimi almak için böyle yaptığını, başka biri zengin olmayı planladığını, bambaşka birisi de toplumu bölmek için böyle yaptığını söylüyordu. Bunlar yine de en ciddi yorumlardı. Kalanlar hiç ipe sapa gelmez yorumcuklardı. Onları hiç söylemiyorum bile. Baktım bu böyle olmayacak. Adam’ın yanına giymeyi kafama koydum. Pazardan sonra gidecektim. Akşam gelsin diye planladığım bir türlü vakit geçmek bilmiyordu. Sonuçta duyduğum şeyleri direk çözebilecektim. Hayatımın en uzun günlerinden biriydi. Evini biliyordum. Her ne kadar uzak olsa da çıktım yola. Sonuçta hedefi olana yolun ne önemi, mesafelerin ne zorluğu var. Kapıyı çaldım. Akrabalarından bir genç kapıyı açtı. Ben Adam’ı görmek istediğimi söyledim. Yeğenide içeriye buyur etti beni. Salona götürdü. Yanında birkaç kişi olduğu halde benim içeri girmemle ayağa kalkıp yüzünde bir tebessümle bana sarıldı. Daha hiçbir şey söylemeden içim tarifi imkansız duygularla doldu. Sanki gökyüzünü kaplayan kara bulutlar bir anda dağılmış ve bahar güneşi göz alabildiğince ufku kaplamıştı. Elimden tutup kendine yakın bir yere oturttu. Konuşmasına devam etti. Ben ise dinlemeye çalışıyordum. Ama dikkatimi bir türlü toparlayamıyordum. Odadaki diğer insanlara bakıyordum. Her çevreden insan vardı. Asillerden de köylülerden de. Aralarında daha önceden tanıdığım insanlarda vardı. Onları da burada görmek beni daha da mutlu etmişti. Sevip saydığın insanların da seninle aynı şeye yönelmesi kendini daha rahat hissettiriyor. Konuşulan konuyu az çok hatırlıyorum. Belki her bir sesi hatırlıyorum. Sihirli zamandı hayatımda ki. Gidip gelmelerim devam etti. Yapmaya çalıştığım iyilikler ve akrabayı gözetme nihayet temelini bulmuştu. Bizi bir yaratanın olduğu, onun bizden istediği şeyler olduğunu… Kimi şeylerden de uzak durmak gerektiğini… Aslına bakılırsa önceki hayatımda bu dediklerini yapmıştım. Ama davranışlarımın sebebini biri sorsa açıklayamazdım. Şimdi açıklarım. Topluma ilk başta dedikodular, söylentiler yetiyordu. Bir zaman sonra aşağılamalar, hakaretlere vardı. Bir seviye daha düşene kadar, el üstünde tutulan benim gibi biri için yıpratıcıydı. Bir zaman sonra da güçsüzlere eziyet etmeye dönüştü. Ben güçlü bir aileden olduğum için direkt bana bir şey olmuyordu. Ama başkasına düşen ateş ilk başta beni yakıyordu. Her gelen gün bir önceki günü aratıyordu. Aklıma bile kabuslarımda gelmeyen şeyler başlara geliyordu. Toplum bu kadarına izin vermez dediğim şeyler ise olalı zaten çok oluyordu. Akıl vicdan çoktan unutulmuş. Zalim zulmünü yapıyor. Tarafgirleri ise birşeyler uyduruyordu. Toplumun hak-haksızlık diye bir kaygısı yoktu. Onların güç ve güçlüden yana olma diye bir kaygısı vardı. Şehir bu haldeyken Adam’ın da elinden birşey gelmiyordu. Arkadaşlarına nefsi Müdafa bile etmemelerini söylüyordu. Biliyor du ki en ufak bir yumruğun kendilerini kökünü kurutmak isteyenlere bahane olacağını. Vakit böylece geçip gitmedi. Ha benim de başıma birşeyler geldi. Ailem beni sıkıştırıp duruyordu. Dışlandım. İkna girişimlerine maruz kaldım. Maddi haklarım elimden alındı. Bunlar içimde yanan lavları söndürdü mü söndürmedi. Ama sadece şuna üzüldüm. Çevremdekilerin beni böyle döndüreceklerini düşünmeleri. Dönen olmadı bu şekilde yolundan. Dönen dönsün, ben dönmezem yolumdan. Davranışlarımla söyledim. Sözle değil tabi ki. Adam’dan ise sabır öğütleri geliyordu ki bir anda bambaşka bir şey duydum. Belki bunu bekliyordum. Belki bu bahaneyle bir kez daha görüşmek için yanına gittim. İsteyenlerin başka yerlere gidebileceğini söylüyordu. Bunu düşündüm. Gitse miydim, kalsa mıydım? Kafamda düşündüm durdum. Burada bir şekilde hayatta kalıyordum. Bana kimse zülm etmiyordu. Eski imkanlarım olmasa da arkadaşlarıma biraz yardım edebiliyordum. Beklemeye karar verdim. Zor da olsa. Başka bir şehre taşınırsam ne olacaktı? En azından özgür olacaktım. Daha da önemlisi düşüncelirimi rahatça dile getirebilecektim. Kimisi fikrimi beğenecek ve bize katılacaktı. Beğenmeyenler de olacaktı. Onlar da benden uzaklaşacaktı. Gittiğim yerde beni bekleyen kimse olmayacaktı belki. Garip olacaktım. Ama burda birine birşey anlatamadıktan sonra yaşamanın ne önemi var. Sonuçta orada yeni bir insan olacağım. Düşüncelerim onlar için yeni bir şey olacak. Benim anlatacaklarımı zaten bekleyen birileri de vardır. Belki kader planında beni bekliyordur. Emir geldi. Adam beni bir yere kendisi görevli olarak gönderecek. Haydi Bismillah…