Almanya

14 Ekim 2022 9 dk oku

Uzun zamandır görüşemediği arkadaşlarıyla görüşecekti Yunus. Tabletini eline aldı. Ekranda bildirim görmesine sevinmişti. Demek ki halen aramamıştı dostu Serkan. Skype girip çağrıyı hemen açmak istiyordu. Kimi zaman tablet açık, internette olduğu halde çağrı gözükmüyordu. Bir süre sonra baktığında çağrının önceden yapıldığına ait bildirimi görüyordu. Teknolojiye akıl sır erdirilmiyordu böyle zamanlarda. Saate baktı. Serkan’ın araması lazımdı. Dün yazışmışlar ve Türkiye Saati ile bugün yirmi bir de konuşmaya karar vermişlerdi. Gündüz ne konuşacağını düşünmüş ve aklında birkaç senaryo canlandırmıştı. Ve nihayet beklediği oldu. Masmavi bir ekran ‘Serkan seni arıyor’ yanında da küçük bir profil fotoğrafı. Çağrıyı açtı ve görüşme başladı. Serkan: Alo, alo. Sesim geliyor mu? Yunus: Geliyor. Geliyor. Merhaba! Serkan: Selamun aleyküm kardeşim. Nasılsın? Yunus: Allah’a şükür sen nasılsın? Bir an konuşma kesildi. Yunus Serkan’ı geri aramaya çalıştı. Ama başarılı olamadı. Birkaç dakika geçtikten sonra Serkan geri aradı. Serkan: Sesim geliyor mu? Yunus: Evet. Biraz geç de olsa geliyor. Serkan: Nasılsın iyi misin? Yunus: İyiyim. Sen nasılsın? Serkan: Aynen devam. Yunus: Ne yaptınız eve çıkabildiniz mi? Serkan: Çıktık en sonunda, iki haftayı geçti. Yunus: Nasıl yurttan sonra? Serkan: Şahsi yer gibisi yok. İnsanın topluca yaşaması çok zor. Sevdiğinle yalnız kalmak istiyorsun. Serkan ve eşi toplama kampı gibi bir mülteci kampında kalmışlardı. Her ne kadar özgürlük gibisi olmasada insan başka şeyler de istiyor. Bir de çeşitli milletlerden, dinlerden insanlar birlikte bir yere tıkıştırılınca daha da çekilmez oluyordu. Allah’tan kendileri gibi olan insanlar vardı. Yunus: Salgın nasıl oldu? Çok hasta var mı? Serkan: Bir sıkıntı yok sanırsam. Herkes evinde karantinada gibi. Yunus: Dışarı çıkıyor musunuz? Serkan: Çok çıkmıyoruz. Hem hastalık korkusu, hem de nihayet baş başa kaldık sonunda. Yunus: Desene yeni bir bal ayı? Gülüşler gelmeye başladı. Serkan: Valla ne dersin bilemem! Serkan 15 Temmuz sonrası evlenmişti. Evlendiğinde khk ile ihraç olmuştu. Bir süre hasta bakıcılığı yapmış sonra da çalışabileceği bir özel hastahane bulmuştu. Bulmuştu bulmasına ama süreç son hız ilerliyordu. Ve sonra soruşturması başlamıştı. Hicret. Karısıyla birlikte bu zor ve uzun yolculuğa çıkmışlardı. Yaşadıkları yazılsa roman olur muydu? Olurdu. Yunus: Para pul durumun nasıl? Serkan: Devlet belli bir tutar veriyor. Yetiyor yani. Yunus: Başka ne var ne yok? Serkan: Dil kursuna gitmemiz gerekiyor. Başlayacağız işte. Ama salgından dolayı iptal oldu. Online olur sanırsam. Sende çalışsana gelirsiniz. Yunus: Bilmem. Şu an hiç de Almanca çalışasım yok. Hem de bizim gelip gelemeyeceğimiz belli değil bile! Serkan: Sen bilirsin. Belki siz de buraya gelirsiniz yenge hanım çıkınca.Ne kadarı var daha? Yunus: Daha 14 ay var. O zaman ki şartlar bilir. Daha düne kadar korana diye bir şey çıkacak Tüm dünyayı kasıp kavuracak deseler kim inanırdı. Baksana şimdi herkes ev hapsinde. Şimdi ise herkes gönüllü hapis. Serkan: Yenge hanım nasıl? Nasıl görüşüyorsunuz? Yunus: En son mart başındaki görüşe gittim işte açık görüşte. Telefon süresi iki katına çıktı. Tek faydası o oldu. Serkan: Hasta olan var mıymış koğuşlarında? Yunus: Hanım ‘Bizim koğuşta yok’ diyor ama işte bilmiyorum. Yine de internette de görmedim şimdiye kadar. Serkan: Eee, daha ne var ne yok? Yunus: Daha ne olsun işte, aynen devam. Gündüz çalışıyorum vakit geçiyor da, gece zor oluyor. Filmdir, oyundur vakiti öldürüyorum. Sizde yeğen yok mu daha? Serkan: Şimdilik bir gelişme yok. Yunus: Çoğalmak lazım hocam! Serkan: Doktora gidiceğiz işte. Tabi korona da çıkınca da bu işler de yavaşladı. Yunus: Hayırlısıyla geç olsun da güç olmasın. Serkan: Cümlemize inşallah. Sana da. Yunus: Amin, bol, hayırlısıyla, inşallah. Serkan: Yenge hanıma bol bol selam söylersiniz. Kulaklarınızı çınlatıyoruz. Allah razı olsun. Bize vesile oldunuz. Yunus: Ne demek hocam. Arkadaş arkadaşın dostudur! Serkan: O laf öyle değil sanki. Gülüşmeler. Yunus: Neyse. Serkan: Allah’a emanet ol. Görüşmelerin arasını uzatmayalım. Yapabileceğimiz bir şey varsa söylersiniz. Yunus: Allah’a emanet. Serkan: Hadi görüşürüz. Yunus konuşma kesilince geçmiş anılara gitti. Serkan’ı düşündü. Karısını düşündü. Ve orada kaldı. Bu hafta mektubuna cevap gelecek miydi? Elinde ki tableti masının üzerine koydu. Oturduğu koltuktan kalktı. Yatak odasına doğru ayaklarını sürüyerek ilerledi.